31 Mayıs 2013 Cuma

ÜÇ YAŞ ÖNCESİ ANTİ-KREŞ KAMPANYASINA VE MAHALLE BASKISINA İNAT "20 AYLIK EĞİTİM ŞART FELSEFESİ"



Ben oğlumu 20. ayını bitirir bitirmez, Eylül'ün sımsıcak bir gününde, evimize oldukça yakın bir kreşe kaydettirdim. Tam zamanlı çalışan bir anne olmamama ve melek anneannemizin sürekli yardımımıza koşmasına rağmen, bir saniye bile tereddüt etmeden yuvanın tecrübeli müdiresiyle görüşmeye gittim. 

27 Mayıs 2013 Pazartesi

TÖRKİŞ ANALARIN KABUSU : POSTMODERN BİR YEDİRME YA DA YEDİRMEME, İŞTE BÜTÜN MESELE HİKAYESİ




Katı olan her şey buharlaşıyor, tıpkı Karl Marx'ın Komünist Manifesto'da dediği gibi. 

"Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı, insan yuvarlanır. Tramvaydaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine; sanatına. Çocuklarına tutunanlar da vardır."*

23 Mayıs 2013 Perşembe

FİGÜRAN ANNE STİLETTOLU İSTANBUL'A "TEYZELİK GÖREVİ"Nİ İCRA ETMEYE ÇAĞRILIRSA


"Teyze, anne yarısıdır" derler, bu oran üzerinde tartışılabilir, nitekim yaptığımız görev asla anneninkinin yarısına tekabül etmez, çok daha azdır, sevgi ve bağlılığa gelince, bunun yarıdan daha fazla olduğunu düşünüyorum şahsen. Çünkü ben çocuk sevgisini ilk kez "teyze"olarak tattım ve her tatlı şey gibi bu da bende bir bağımlılık yarattı.

Hiçbir zaman, sokakta gördüğü her bebeğe agu gugu yapan, bulabildiği ilk fırsatta onları mıncıklayan genç kızlardan olmadım, taa ki Yağmur'u ilk defa siyah-beyaz bir ultrason ekranında görünceye dek... 

20 Mayıs 2013 Pazartesi

OPPA GANGNAM STYLE: FOLİK ASİT JENERASYONU TERRIBLE TWO'LAR


Fazla söze ne hacet ey Korkunç İKİ'den muzdarip Stilettolu Analar:)


Evet haklısınız bırakın kendisini adı bile korkunç bu sendromun(Terrible 2), adeta Çığlık serisinin bir türevi gibi gelmiyor mu kulağa?



10 Mayıs 2013 Cuma

SÜPER BLOGGER ANNE KAHRAMAN SANAL PELERİNİYLE HERKESE KARŞI: KEEP CALM VE TIKLA BENİ BE GÜLÜM!



























Bir gün canım çekti, son dönemde yıldızı parlayan "blogger anne"lik  trendine, bir Güneş olarak ben de uyayım diye bir kara sevdaya kapıldım ve olan oldu. 

Hayatım tepe taklak, ailem de dahil olmak üzere herkes yakaladığı her fırsatta ballı dişlerini bana geçirip, sürekli olarak çatlak hallerimden ve ilgisizliğimden yakınır oldu.




7 Mayıs 2013 Salı

PİLOR STENOZU İZLEYEN PUL BİBERİ DEPRESYON: BU SEFER ÇOK CİDDİYİM!



Hayat pamuk şekeri kadar pembe ve tatlıyken, bir anda tepemize kara bulutlar üşüşüp rüyamızı kabusa çeviriverir. Ve bazen pul biberi bir acıdan beslenmek zorunda kalır kadın, ilk önce utanır kimselere bir şey anlatamaz, onu deli gibi yargılayacaklarından ürker, ama sonra, tekrar güneş doğup da arkasına sakince bakabildiği zaman uzun uzun düşünme fırsatını bulur, ansızın çılgınca bir paylaşma arzusuyla yanar tutuşur. 

6 Mayıs 2013 Pazartesi

ZAVALLI BİR ANONİME PAMUK ŞEKERİ KAPAK:)!!!



Bu yazımı, aşağıdaki şahane motivasyon yorumunu değerli vaktinden çalıp bana bırakan anonim okuruma gururla ithaf ediyorum:

"Seni aşağılık yaratık, hemcinsin olarak kendimden utandım. Seni alan kocaya da, o zavallı oğluna da yazık. Allah belanı versin. Sen anca o pis İspanyol Zara'sını översin rezil varoş, Zara ne ulan görgüsüz!"

Sağlığa zararlı yeteri kadar fast-food zinciri vardı zaten, keşke İNSANLIK da bunların arasına katılmasaydı. Tüh!!!


5 Mayıs 2013 Pazar

HAİN BİR GELATO: BARSELONA'DA TRAJİKOMİK BİR PUSET KAZASI


"Stilleto Aşkına, çek git başımdan Lohusa Cin'i
Limited Edition'ım ben,
Yeni jenerasyon pusetimle ezer geçerim başını" manifestosuyla geçirdi bu Stilettolu Taze Anne, ilk yedi gününü, biliyorsunuz. 

Ama henüz "Annelik'e Giriş" dersinden geçebilecek miyim, emin değilim.

3 Mayıs 2013 Cuma

LIMITED EDITION "LOHUSA" HAŞMETLİ PUSETİNİ İNDİRİM SEZONUNA ENTEGRE ETMEK İÇİN TER DÖKÜYOR




"Lohusa": Sendromunu bırakın adı bile korkunç bence. Gözümün önüne Van Gölü Canavarı'nın kardeşi geliyor duyunca. Yatağını da istemem, kalori bombası şerbetini de, albasması(*)nı savan kırmızı tacını da alın başınıza çalın! Neden saç baş darmadağın perişan hasta moduna sokup evde oturtmaya çalışıyorsunuz yeni cinlenmiş bir anneyi???

Oturmak demişken, "doğal doğum yap, şıp diye ayağa kalkarsın" kampanyası yapan teyzeler, mesele ayağa kalkmak değilmiş ki... Oturmakmış azizim. Nohut kadar 5 hemoroid, halk diliyle basur -ki bu da en az lohusa kelimesi kadar dehşet verici- kanape yüzü görmek ister mi lohusa!


2 Mayıs 2013 Perşembe

DOĞUM MU! AMA BEN MAKYAJSIZIM, SAÇLARIM FÖNSÜZ!




"A la carte usulü sezaryen istiyorsun öyle mi? Yani bana menüden sipariş verir gibi" dedi doktorum gözlerini kocaman açarak. 

İspanya'nın en deneyimli kadın-doğum profesörlerinden biri oturuyordu karşımda. Doktorum, dedesi ve dedesinin dedesi olmak üzere üç kuşak kadın-doğumda prestijli bir kariyer yapmışlardı. 

Ahh Senyor Doktor'cuğum, senin bu kadar yadırgadığın olay, benim ülkemde, açık büfe hizmeti yahu: 
"At bi sezaryen tabağına müşteri anne, yanına garnitür olarak doğum fotoğrafçısı ekle, makyajını yap, fönünü çektir, ameliyathanede profesyonel resimlerin çekilsin mutlu mesut...”

1 Mayıs 2013 Çarşamba

MEKSİKA FASULYESİ VE TATLI KÖPEKBALIĞI: KARAYİPLER'DE BİR HAMİLELİK MACERASI


“Seni Meksika fasulyesi seni...” dedim henüz belirgenleşmemiş göbeğimi okşayarak:
“Fasulye kadar cüssenle 20 saat süren bir yolculuk yapıp Karayiplere, yeryüzünde bir cennete hoşgeldin!”

Bebeğimizin varlığını öğrendikten sadece günler sonra, hamilelik öncesi yaptığımız programa sadık kalarak Riviera Maya'daki olağanüstü tatil köyüne varmıştık. Sahil ve bulunduğu ıssız koy, son yıllarda türeyen pozitif enerji uzmanlarının "gözlerini kapat ve kendini huzurlu bir mekanda hayal et" cümlesinde kastettikleri yeryüzü cennetiydi. Ancak bu kadar muhteşem bir doğa hayal edebilirdi insan: turkuaz ve transparan deniz, bembeyaz, ayağa adeta masaj yapan ipeksi bir kumsal, denizin cazibesine dayanamayıp ona doğru eğilmiş elastik palmiyeler...