20 Mayıs 2013 Pazartesi

OPPA GANGNAM STYLE: FOLİK ASİT JENERASYONU TERRIBLE TWO'LAR


Fazla söze ne hacet ey Korkunç İKİ'den muzdarip Stilettolu Analar:)


Evet haklısınız bırakın kendisini adı bile korkunç bu sendromun(Terrible 2), adeta Çığlık serisinin bir türevi gibi gelmiyor mu kulağa?




Gelgelelim fasulyenin faydalarına.... Çok arzu etmeme rağmen yaklaşık on gündür yazı yayınlayamadım bloğumda. Neden mi? Aynı hafta içerisinde iki adet yamuk yumuk 20 yaş dişim kerpeten bozması bir aletle yerinden söküldü. O da yetmedi, 3 aşamalı olarak gerçekleşen bir kanal tedavisi uygulandı pek geveze blogger ananın ağzına...Böylelikle çifte kavrulmuş bir 20 yaş acısı, kanal tedavisinin inceden inceye sızısı ve "Majezik'in baş düşürücü" etkisi birleşti ve beni bilgisayar başına oturmaktan men etti!!!


Ha unutmadan, Saygıdeğer ailem ve Sevgili Arkadaşlarım, hararetli bir ANTİ-SOSYAL MEDYA KAMPANYASI başlattılar bana karşı. İnternet bağlantıları kesildi, CAN'avarımın güvenliği adına, onunla oynadığım zamanlarda cep telefonum elimden alındı. Hal böyle olunca ben de kendimi, çalışma odamı yeniden düzenlerken buldum:






Üstelik o kadar çok yeni post ürettim ki zihnimde inanın 8 ADET  koca defter tükettim kargacık burgacık yazılarımla dopdolu...





Derken hiç beklenmedik bir anda, bir de FACE'siz Mark Zuker çelme taktı bu Stilettolu Anne'ye! Henüz CART PEMBE kitabımı raflarda gururla göremeden ve bloğuma Molfix, Prima, POPOLİN BEBE vesaire bilimum reklam alamadan üstelik...


Ayıp değil mi Zucker Sugar, neden kişisel mesaj foksiyonumu bloke ettin tam 30 gün boyunca bakayım? Altı üstü 200 kadar friendimi bloğumun linkini göndererek ucundan azıcık taciz ettim, ne olmuş yani!!! 
Devir Sosyal Medya Devrinde Şu Kutsal Ana'ya ettiğine bak!!! 
Bilmem kaç haneli cirondan utan boyu devrilesice Zuker Sugar:)))



Görüyorsunuz değil mi, bir BLOGGER ANA'YI SERBEST BIRAKIN, EĞER SİZE GERİ DÖNERSE O DA SİZİ SEVİYORDUR AMMA GERİ DÖNMEZSE ŞAYET,  ZATEN HİÇBİR ZAMAN SİZİN OLMAMIŞTIR:)))


Tam bir hafta boyunca nezarette kaldım Sevgili Dostlarım, nasıl Lindsay Lohan, Drew Barrymore ve Sean Penn bir bahaneyle rehabilitasyon merkezine yatıyorsa ben de mecazi anlamda bahsi geçen KLİNİK'te tutuldum 10 gün boyunca...

Hayır sebep alkolizm, uyuşturucu veya Anger Management(Öfke Yönetimi) filan değil, asıl neden sosyal medya bağımlılığı! Bu konuyu biraz açarsak, Twidine banmadan, Face'de Stilettolu Ana'ya özgü Motto'lar çizittirmeden veya Insta'ya sepya resimler yüklemeden elimin ayağımın titremeye başlaması...

Bilişsel terapi niyetine ailem bana aynen şu ultimatomu verdi:

!!! Bir hafta PAYDOS!!! Ağrı kesicini al, gerekirse kitap oku ve bol bol uyu!!!

Uzun lafın kısası-ah ah o bu blogda nadir rastlanan bir şey gerçekten- 
TEK DİŞİ KALMIŞ BİR CANAVAR OLARAK BOMBA GİBİ DÖNÜYORUM ARANIZA. ŞİMDİ BU YİRMİ YAŞ GEYİĞİNİ BİR KENARA BIRAKALIM DA OPPA GANGNAM STYLE FOLİK ASİT JENERASYONUNA GERİ DÖNELİM BİR ZAHMET....



Bir alemdir bu Folik Asit Jenerasyonu Terrible Two'lar...

Gangnam Style dansıyla hedef şaşırtıp mamalarını püskürtüverirler

Mutfağın yeni Ciflenmiş zeminine...

Banyodan çıkarmak için

"Aaa Pinokyo geldi bak!" 

diye keklemeye çalışırsınız

Ama nafile...
"Pinokyo ormanda geser dedim sana" 
deyip hak ettiğiniz cevabı yapıştırıverirler mazallah...


Bu Korkunç İki jenerasyonu bir başka azizim... Bunların penceresine mini mini bir kuş konmuyor, çiftliklerinde inekler "möö möö" diye bağırmıyor, dövmeli Rihanna tüm şehvetiyle "Diamonds"ı haykırıyor CD çalardan, cadılar da yarım yamalak İngilizceleriyle vokal yapıyorlar popun dövmeli kraliçesine. 

Bir fenomen olarak Terrible Two'nun biz anneler her ne kadar Taksim Meydanı'nda protesto etmeye kalkmaya çalıştıysak da bir ÜÇÜNCÜSÜ vizyona girmiş haberiniz ola...







Amanın reşit olmayan anneler bu thriller'ı yanında ebeveynleri olmadan izlemesinler emi:)))

Söz konusu filmdeki içerik, 18 yaşından büyüklerin fiziksel ve ruhsal gelişimi açısından son derece sakıncalıdır. 

Evet evet, aynen öyle, biz değil miyiz tepeleri atınca tekmeyi yiyen, tekme bir yana, henüz iki aylıkken saç yolma terapilerine maruz kalan bu cücelerin!!!


İki yaşındaki oğlum için dans eşittir Gangnam Style, herhangi bir şarkıyı duyduğu veya dans et komutunu aldığı anda başlıyor Psy'nin ata binme figürü...

Benim 98 cm.lik küçük adamım Pepee gibi "Fidayda da Ankaralım" filan söylemiyor açıkçası, koridorda arkamdan "Hey sessi(sexy) beybi..." diye sesleniyor bana küçük maço, kulaklarıma inanamıyorum, ama iltifata hangi kadın hayır diyebilir ki....


O da yetmiyor, Psy'nin HYUNA adlı Koreli bir taş bebekle yaptığı düetin Korkunç Video Klibini izlerken, "Anne geldi bak, anne geldi bak" diye tempo tutuyor miniminnak elleriyle. 




ELİN SISKA ARTİZİ ile anasını bir tutmasına ve beni RESMEN FİGÜRAN ANNE pozisyonuna sokmasına hiç mi hiç kızmıyorum:) 

Kızcağız 34 beden bir TAŞ MADENİ, neden salt gözlerim onunki gibi çekik değil diye bu benzetme karşısında bozulayım?


Tek yaptığım TAM BİR TÖRKİŞ GÖRL gibi KIZI UZUN UZADIYA GÖZLERİMLE YEMEK, TATMİN OLDUKTAN SONRAYSA BIYIK ALTINDAN GÜLÜMSEMEK:))



EYY Stilettolu Analar, bakın şu anda çok ciddiyim, bu Gangnam Kliplerinin aile hayatına inat, edepsiz görüntüler içeren versiyonları da türemiş.


Dün adı "Annoying Orange" olan bir çocuk gerilim serisi izlerken neler gördüm neler bir bilseniz...
Öncelikle ORANGE, SOĞAN ve BİR LOKMA EKMEĞİN hunharca katledilmesi karşısında, dünya tatlısı olduğuna yürekten inandığım CAN'ın gerçek bir CANAVARA dönüşüp kahkahalarla çalışma odamı inletmesi!


ANALIK BARDAĞIMDAKİ SON DAMLAYI TAŞIRAN ise, izleyeceğiniz bu video klip:





Çok da uzaklara gitmeye pek lüzum yok, bu TÖRKİŞ JUSTIN BIEBER'i izleyin de görün bakalım ülkemizdeki POP CEVHER'lerini... 
Karşınızda OPPA CANCİNİ STYLE!!!
Üstelik STAR'ımıza eşlik eden profesyonel dansçılar da mevcut, Kral TV'de yayınlanmaya başlayan bu video kilibi izlemezseniz üzülürsünüz:)))






Ama yok, kendin pişir kendin ye misali, ipadinden ÇISTAS ÇISTAS bir gavur pop melodisi seçip, kaynatıyor hiç hesapsız kitapsız, o günkü moduna göre:)))



CAN'avarım  salt Popçu olmakla kalmıyor, aynı zamanda ultra yaratıcı komutlar veren bir CEO kendisi, Home Sweet Home'umuzun CEO'su. Nitekim, koridorda koşu yarışı yapmak üzere yanına yaklaşınca eteğimin ucundan çekip beni duvara doğru ittiriyor:

"Buraya park et anne buraya dedim sana" 


Ya sabır, şimdi de 0-100'ü 8 saniye olan Ferrari muamelesi yapıyor bana, hadi neyse bari kırmızı renk olayım da hemcinslerim çatlasın:)!!!


Karşı komşumuz Bomba Sarışın labrador bizim eve kaçtığında bile, sağ eliyle ona mama uzatırken sol eliyle gözünü oyuyor:


"O benim ayabam Biyicik anladın mı, beniMMM ayabaMMM, sen elleme Mater'ı sös mü? Buyda otuy ve mamanı ye tamam mı?"

Ferrari demişken bizim İKİLİK'in KADİM DOSTLARI CARS'tan bahsetmeden geçemeyeceğim. Kendini beğenmiş masmavi gözlü Şimşek Mcqueen, onun kankisi dişlek Mater derken bir de Pizza aşığı Francesco Belluni girdi hayatımıza!

Ben de bir anne olarak tüm saflığımla farklı kültürleri tanıması için bir fırsat olarak gördüğüm bu İtalyan bayraklı Ferrari'yi ana dilinde konuşmaya zorladım:
"Ciao Can Can, mi chiamo Francesco, sono un italiano, italiano vero...."
"Söyleme anne, söyleme İtalya, o Türk, Ferrari Türk"
Konunun daha fazla dallanıp budaklanmaması ve uluslararası ilişkiler alanında ultra zor sorulara gebe kalmamak adına tıp oynuyorum.


Oppa Gangnam Style'a son bir örnek olarak yan komşumuz emzikli Gıgı'yı vermeden geçemeyeceğim. Adı ne tuhaf geliyor kulağa değil mi? Çünkü onun adı aslında CAN ama biz annesiyle CAN'lar parkta arapsaçına dönmesin diye Damla'nın canavara GIGI diyoruz. Elinden düşürmediği mor fil maskotun adını GIGI koymuş kendisi, biz de onun yaratıcılığına ve telif haklarına saygıda kusur etmeksizin gönül rahatlığıyla GIGI'lıyoruz Küçük Bey'i...


GIGI ve bizim CANCİN arasında olağanüstü benzerlikler bulunmakta: Korkunç İki sendromunun bu iki versiyonun da aylardır kreşe gitmelerine ve bülbül gibi şakımalarına rağmen, emzikten bir türlü vazgeçemiyor. 


GIGI adam, salıncakta, kaydırakta, asansörde ve tabii ki kreşte ağzından düşürmüyor emziği, annesinin dediğine göre bu mucizevi kauçuk tüm asabiyetini alıyormuş cücenin:) Emzik yetmezmiş gibi, Gıgı'ları da çift, olur da bir gün bir tanesi kaybolursa korkusuna 14 GIGI stoklamış anası gardrobunda. Çok şükür ki bunlardan yalnızca iki tanesi eşlik ediyor küçük adama kreşe giderken. 



Can okula ağzında emzik, sağ elinde bir GIGI, sol elinde onun yavrusu modunda varınca öğretmen şaşkınlığını daha fazla gizleyemeyip, "Aman Allah'ım bunlar birdi, üreyip iki olmuşlar! Damla Hanım siz karnınızdaki fasulyeyi de bu yuvaya vermeyi düşünüyorsanız eğer hiç zahmet etmeyin lütfen, Allah yolunuzu açık etsin" diye posta koyuvermiş kibarca yeni bir bebek bekleyen anneye...
Zavallı eğitimci çok da haksız sayılmaz hani, tekvandoda siyah kuşağı olan cüce her sabah uçan tekmeyle selamlıyor biricik öğretmenini!!!




O kadar gönülden bağlı ki lila maskotlarına, biri çamaşır makinasında ultramodern bir bıcı bıcı yaparken, eski/yaşlı versiyon elinden düşmüyor, adeta çizgi film izlermişçesine çamasır odasına konuçlanıp Bip sesini duyana dek  oradan hiçbir yere ayrılmıyor. Eee hamama giren terler azizim:)

Ah bir de GIGI EFEndiye Kardeş Açıklama Seremonisi var ki Damla'ya ve kocasına kek yerine tırnaklarını yedirten sormayın...


Şu CAN'ın her sabah tekmelediği pedagogcuk ne demiş biliyor musunuz:


"Evet çocuğunuzda bir duygusal depreme neden olabilecek bu müjdeyi(!) onunla paylaşırken, güç kelimesinin altını çiziyorum çünkü sizin oğlunuz için yuvada yemek yemek bile oldukça zor zaten, asla ama asla el çırpmıyoruz sevinçle!
"Aman da kardeş ister misin" tezahüratlarıyla ürkütmüyoruz yavrucağızı. 

Zaten yeterince asabi, en sevdiği mavi arabayı bile gösterir göstermez önce pençelerini çıkarıp sonra ışıldayan gözlerle kabul ediyor, zaman tanımak lazım küçük paşaya, slowly slowy hareket edeceğiz anlaştık mı?


"İyi peki de o zaman nerede, nasıl, ne zaman, hangi koşullar altında söyleyeceğiz ona yakında bir kardeşi olacağını?!"


"Eveeet şimdi önce OMM OMM diyoruz içimizden, sonra ellerimizi dizlerimizin üstünde birleştirip yüzümüzde kararlı bir ifade ve son derece koordineli bir şekilde:


"Kararı verdik biz oğlum, mercimeği de fırına naber?! 
Sana soracak değiliz ya, oldu bitti bu iş de böylelikle" deyip tereyağından kıl çeker gibi kurtuluveriyos, adios amigos, anladınız mı beni trajikomik veliler!
Yoksa print edip elinize mi vereyim talimatları, söylesenize..."

Size bir şey söyleyim mi, bence bunların hepsi 9 ay boyunca yuttuğumuz o ne idüğü belirsiz folik asitten kaynaklanıyor, analarımız can erik aşermiş yemiş, işte o kadar:))




"Sorun çok,
Pedagogdan çıt yok,
Şov yapma şov yapma,
Fark etmez anladım seni
Her yerde sen vardın
Seni PSY PSY...
GANGNAM DANSI yapan
KORKUNÇ YAŞ İKİ..."








Hiç yorum yok: